Çok
samimi iki arkadaş vardı. Biri çok kurnaz ve atılgan; diğeri ise çok saf,
dürüst ve sessizdi.
Bir gün kurnaz olan, saf olanın yanına gidip işlerinin
bozulduğunu söyleyerek ondan para istedi. Saf kahramanımızın kalbi de saf ve
temiz olduğundan kırmadı can dostunu, verdi elinde avucunda ne varsa… Kurnaz
arkadaş bu parayla islerini düzeltti. Bir süre geçmişti ki aradan kurnaz olan,
saf arkadaşından; arkadaşının evlenmek üzere olduğu nişanlısını istedi. Kızı
çok beğendiğini ve onsuz yaşayamayacağını söyleyerek… Saf olan, nişanlısıyla
konuştuktan sonra, onu da verdi çok sevdiği dostuna.
Gün
oldu saf olanın işleri bozuldu. "Arkadaşım beni ortada bırakmaz" diye
düşünüp kendisine bir iş vermesini istedi kurnaz arkadaşından… Kurnaz olan;
arkadaşına, yanında bir iş bile vermedi. Saf olan, kendisini ortada bıraksa da
kızamadı can dostuna…
Bir
gün parkta saf olanın yanına hasta ve yaşlı bir adam yaklaşıp fakir olduğunu,
ilaçlarını bile alamadığını söyledi. Bizimki yaşlı adamcağıza acıyıp,
ilaçlarını aldı. Sonra tutup karnını doyurdu… Evini öğrenip ara ara yemekler
götürdü. Bir zaman sonra yaşlı adamın öldüğünü duydu. Çok üzüldü… Yaşlı adamın
aslında çok zengin olduğunu ve bütün mirasını kendisine bıraktığını öğrenince
de çok şaşırdı. Saf kahramanımız artık zengindi… Biraz da sevdiği dostuna olan
kırgınlığıyla, bir ev aldı kurnaz dostunun evinin karşısında.
Bir
gün saf olanın evinin kapısını dilenci bir kadın çaldı. Yaşlı kadın; çok aç
olduğunu söyleyerek yiyecek alabilecek kadar para yahut birkaç parça yiyecek
istedi. Saf kahramanımız o kadar iyi kalpliydi ki; kadını içeri davet etti...
Karnını güzelce doyurması için. Kadının kimi kimsesi olmadığını öğrenince de,
kadına evinde bir oda verdi. İyiliğin altında kalmadı kadıncağız da, kendince
evin işlerini görmeye koyuldu.
Aradan
bir süre geçince, kadın ve saf kahramanımız neredeyse anne oğul gibi oldular.
Kadın, artık evlenip bir yuva kurmasını tembihlemeye başladı bizimkine… Bizimki
ilk aşkından aldığı yarayla aklında böyle bir düşünce olmadığını söylediyse de
çok direnemedi. Gel zaman git zaman yaşlı kadın bizimkine; kendisine uygun bir
kısmet bulduğundan bahsedip tanışmalarını çok arzuladığını söyledi. Bizimki çok
sevdiği yaşlı kadını kıramadı ve kabul etti kızla görüşmeyi. Bu tanışma
sonucunda büyük bir aşk doğdu… İşin sonu evliliğe kadar gitti. Düştüğü
zorluklardan sonra kendisi için her şey iyi gitmeye başlayan saf kahramanımız,
kırgın olduğu halde kurnaz dostunu da düğününe çağırdı.
Düğün
devam ederken saf kahramanımız içindekileri daha fazla tutamayarak eline
mikrofonu aldı. Ve başladı yıllardır içine attıklarını birer birer anlatmaya…
Candan sevdiği arkadaşına elindeki tüm birikimi verdiğini, sonra sevdiği
kadından arkadaşının mutluluğu için vazgeçtiğini... İşleri bozulup dara
düştüğünde bu dostunun ona fabrikasında bir iş bile vermediğini... Tüm bunlara
rağmen arkadaşı için hala sahip olduğu her şeyi verebileceğini anlattı.
Salondaki
herkes bu konuşma üzerine duygulandı. İçten içe merak ettiler; bu kadar vefasız
olan kişinin kim olduğunu… Kurnaz olan dayanamadı ve aldı eline mikrofonu
başladı anlatmaya:
- Bu
hikâyedeki vefasız dost benim. Lakin hikâyeyi bir de benden dinleyiniz… İşlerim
bozulduğunda dostuma gittim ve borç istedim. Sağ olsun elinde avucunda ne
varsa fazlasıyla verdi ben de bu parayla işlerimi düzelttim. Evlenmeye
hazırlanıyordu ki ondan nişanlısını istedim. Çünkü nişanlısı onu parası için
istiyordu arkadaşıma layık bir eş değildi. Arkadaşım bana nişanlısını da verdi.
Sonra arkadaşımın işleri bozuldu, fabrikama gelerek benden iş istedi... Can
yoldaşım saydığım arkadaşımın emrimde çalışmasına gönlüm razı olmadı. Bu
fabrikada senin de hakkın var desem gururundan kabul etmeyeceğini biliyordum.
Zor zamanında arkadaşımı ortada bırakmaya da gönlüm razı olmadı. Parkta yanına
gelen yaşlı adam benim babamdı. Babam çok hastaydı. Babamı onun yanına
gönderdim ki; babam vefat edince fabrikadan payını vermeye sebebim olsun. Sonra
gördüm ki; kendine bakmaz oldu. Kapısına gelen dilenci benim annemdi. Annemi
yanına gönderdim ki; dostuma iyi baksın. Ve son olarak söyleyebilirim ki; bu
gün benim en mutlu günüm. Zira can dostumun evleneceği bu bayan; benim kız
kardeşim. İşte biz böyle dostuz…
0 yorum: "İki Arkadaş"