Selanik’te
1900'lerin başında bir Yahudi aileye günaşırı bir tepsi yoğurt bırakan Türk mandıracı,
dünyanın en büyük sanayi gruplarından birinin esin kaynağı olacağını aklına
getirir miydi?
Huzurlarınızda
Carasso ailesinin öyküsü.
Selanik’te
o yıllarda Karasular önde gelen ailelerden biriydi. Izak Karasu tıp öğrenimini
tercih etti. Muayenehane açtı. Evlendi. Bir oğlu oldu. Adını Daniel koydu.
Sonra iki de kızı dünyaya gelecekti. Balkan Savaşları da Selanik düşünce, yani
Yunanistan tarafından işgal edilince, Yahudi toplulukta büyük bir panik patlak
verdi. Çoğu Avrupa yollarına düştü. (Kalanlar 30 yıl sonra, Hitler orduları Yunanistan'ı işgal edince toplama kamplarına gönderilecekti.) Yunanlıların Selanik’e
girmelerinden kısa bir süre sonra Izak Karasu, eşi ve oğluyla birlikte İspanyaya
göç etti. Tam 420 yıl sonra, kovuldukları topraklara geri dönüyorlardı. İlginç ayrıntı;
İspanya 1492de Yahudileri topluca sürmüş ama vatandaşlıktan çıkarmamıştı.
Karasu ailesi Barselona’ya yerleşti. Yil:1912. Önce adını Latin alfabesine uyarladı.
Izak oldu Isaac, Karasu ise Carasso. Sonra bir muayenehane açtı. Çok az hastası
vardı, ailesini geçindirmek için zeytinyağı ticaretine de girişti. Birinci
Dünya Savaşından sonra Avrupa’da müthiş bir yoksulluk dönemi başladı. İspanya’da
bundan nasibini aldı. En çok ilaç sıkıntısı çekiliyordu. Tam da o günlerde Barselona’da
çocuklar arasında salgın halinde bağırsak hastalıkları patlak vermesin mi?
Gözleri yaşlı
anne-babalar kucaklarında bir deri bir kemiğe dönmüş yavrularıyla diğer
doktorlar gibi Isaac Karasu un da muayenehanesine dayanıyor, "Kurtar çocuğumuzu"
diye yalvarıyorlardı. Ama diğer doktorlar gibi Carasso’nun elinden de pek bir şey
gelmiyordu. Gözünün önünde ölüp giden çocukların acısıyla uykusunun kaçtığı
gecelerin birinde, bir ses yankılandı belleğinde: "Yoğurtçu geldi. Kaymaklı
yoğurtlarım var." İrkildi. Selanik'e günaşırı
evlerine bir tepsi kaymaklı yoğurt bırakan Türk satıcının sesiydi bu. Ve
"Eureka" çığlıklarıyla hamamdan dışarı kosan Arşimet gibi yataktan fırladı.
"Tabii ya" dedi, "Tabii ya." Selanik’te bağırsak hastalıklarının
tedavisinde yoğurt kullanıldığını anımsamıştı. Günde üç öğün birer kâse yoğurt yediriyorlardı
hastaya ve birkaç günde sağlığına kavuşuyordu. Yoğurdun nasıl yapıldığını
biliyordu. Hemen ertesi gün, evinin bodrumunu hazırlamaya koyuldu. Orası artık mandıraydı.
Birkaç çiftlikten topladığı sütle yoğurt imalatına girişti.
Yıl: 1919.
İLAÇ YERİNE
YOĞURT
Ancak bir
sorun vardı. Avrupa’da yoğurt bilinmiyordu. Evet, 1500'lerin ortalarına doğru
Kanuni Sultan Süleyman bağırsak enfeksiyonuna yakalanan dostu Fransa Kralı I. Françoisya bir yoğurtçu göndermişti. Ne var ki, kral iyileşince yoğurtçu sırlarıyla
birlikte İstanbul’a dönmüştü. Kayıtlarda öyle yazıyordu. Isaac Carasso, ürettiği
şeyin Balkanlarda ve Anadolu’da yaygın bir tüketim maddesi olduğunu nasıl
anlatabilirdi?
Çareyi yoğurdunu
ilaç olarak kabul ettirmekte buldu. Ve Carasso un yoğurdu eczanelerde satılmaya
başladı! Hasta çocuklarda etkisi çok çabuk ortaya çıktı. Doktor meslektaşları
ona bir tavsiyede bulundular: Paris'teki
Pasteur Enstitüsü den fermante edilmiş laktik getirtirse, yoğurdun ömrünü
uzatabilirdi. Sözlerini dinledi. Böylece pastörize yoğurt doğacaktı. Ama Isaac
Carasso bu buluşun önemini pek kavrayamayacaktı. "İlaç" tutunca, Isaac özel ambalajlar yapmayı akil etti. Kapakları porselen cam kâseler. Sıra artık
ilaca patent almaya gelmişti. Onun için de bir ad koymaya. Bir ışık çaktı;
neden oğlunun adi olmasın? Yani minik Daniel’in? Yasadıkları Barselona in yaygın
dili Katalanca'da küçük Daniel’in ya da "Danielcik" in karşılığı çok hoştu
doğrusu: "Danon!" Ancak bu özel ad olduğu ve marka namıyla tescil edemeyeceği
için sonuna bir "e" ekledi. Hoş geldin "Danone" yoğurtları!
Yoğurtçuluk
çok kısa sürede Isaacin asil mesleği haline gelince oğlunu, Danieli onun
"tahsili" ni yapmaya gönderdi Fransa’ya. Marsilya’da ticaret
lisesinde okuttu. İşin pazarlama, satış, muhasebe bölümünü bilimsel olarak öğrenmesi
için. Ardından Paris e Pasteur Enstitüsü de bakteriyoloji stajı yaptırdı. İşin
üretim aşamasına hâkim olabilmesi için. Daniel öğreniminden sonra Fransa’da kaldı,
çünkü babası Isaac Carasso dünyadan göçmüştü. 6 Şubat 1929 da Paris'e 18. bölgedeki bir dükkânda "Danone Yoğurtları
Paris Şirketi" kapılarını açtı. Onu 1932de Levallois-Perretde ilk fabrika
izledi.
Danone imparatorluğu
iste böyle doğdu. Bugün öyle bir imparatorluk ki o, 5 kıtada at koşturuyor.
Cirosu 15 milyar Euro’nun üstünde. 100 bin kişi çalıştırıyor. Sütlü ürünlerde
dünya birincisi. 18 ülkede (Türkiye dâhil) 48 fabrikası var. Şişe suyunda dünya
ikincisi. 13 ülkede (Türkiye dâhil) 97 fabrikası var. Bisküvi ve tahıllı kahvaltı
ürünlerinde dünya ikincisi. 21 ülkede 53 fabrikası var. İmparatorluğa -babasının
sayesinde- adı verilen Daniel Carasso, Danielcik, Danone hala hayatta 99 yaşında.
Barselona’da yaşıyor.
Uzun yaşamasının
sırrı mı? Herhalde söylemeye gerek yok; her gün birkaç kâse yoğurt!
Ve Daniel’in
kulaklarında -babasının anlattığı- Selanikli yoğurtçunun evlerinin kapısını
çalarken seslenişi yankılanıyor: "Yoğurtçu geldi. Kaymaklı yoğurtlarım
var..."


0 yorum: "İlaç Niyetine Yoğurt, SONUÇ: Günümüzde Devasa Bir Kuruluş"