İnsandan
kanı sadece dişi sivrisinekler çeker. Sanıldığının aksine sivrisinekler kanla
beslenmezler. Normalde sivrisinekler polenlerle beslenir. Dişi sivrisinek
yumurtaları için gerekli minerali sadece insan kanından alıyor. Sivrisinekler yumurtlama döneminde yumurtaların protein ihtiyacını karşılamak için kan emerler. Emilen kanı sindirmek 3-4 gün
sürer. Daha sonra kan emme işlemi tekrarlanır. Bu döngü yumurtlama evresinin
sonuna kadar sürer. Erkek sivrisinekler yaşamları boyunca hiç kan emmezler.
Sivrisinek
avını kolay bulmasını sağlayan çok mükemmel mekanizmalara sahiptir.
Sivrisineğin başının üst yanından iki anten çıkar. Bu antenler duyu
hücrelerince zengin çok hassas algılayıcılardır. Gece yarısı zifiri karanlıkta
bir odada da uyusanız, sivrisinek kolaylıkla sizi bulur. Bütün vücudunuz yorganla örtülü olsa, ancak
sadece eliniz açıkta kalsa, sivrisinek anında bu eli tespit eder ve kanı oradan
emer.
Bu
mekanizmalar sıcaklık, gaz, nem ve bazı kimyasal maddelere karşı çok hassas
olan algılayıcılardan oluşur. Bu çok hassas olan algılayıcılar sayesinde sivrisinek
avının yerini en karanlık ortamlarda bile çok rahat bir şekilde bulur. Isıya
ileri derecede hassas olan algılayıcıları kullanmak günümüz askeri teknolojinin
de de çok sık kullanılan ve özellikle karanlık ortamlarda oldukça etkili olan
bir yöntemdir. Sivrisineğin vücudunda ileri derecede hassas olan algılayıcılar
vardır. 'Tarsi' adı verilen bu organ sivrisineğin ön ayaklarında bulunur ve
sivrisinek için hayati önem taşıyan bir organdır. Bunlar vücuttan gelen ısı
dalgalarını keşfettiklerinde sivrisinek adeta ona yöne doğru çekilir ve hiç
yanılmadan hedefine ulaşır. Bu ısı
algılayıcıları sayesinde derinin altında kanın yoğun olduğu bölgeleri
kolaylıkla bulur. Damarlar dokulardan daha sıcak olduğu için damarların sıcaklığını çok kolay şekilde algılayabilir. Bir doktorun ve ya
hemşirenin bu sıcaklığı ayırt etme imkanı yoktur. Bir başka deyişle zifiri
karanlıkta bir yatak odasına giren sivrisinek uyuyan kişinin açıktaki bedenini,
hatta cilde yakın damarlarını gayet net biçimde algılar.
Sivrisineğin avını bulmasına yardımcı olan başka bir unsur ise karbondioksit gazıdır.
İnsanların ve hayvanların nefesinde bulunan bu gaz sivrisinekler için oldukça
çekicidir ve avını bulmasına yardım eden önemli bir etkendir. Karbondioksidin sivrisinekler üzerinde etkisini kanıtlamak için yapılan bir deneyde iki insan
maketi birbirinden 2 metre uzağa konulmuştur. Daha sonrada bu maketlerin ağız
kısmına yerleştirilmiş bir mekanizmadan
dışarıya nefes alıp verme hızıyla
karbondioksit verilmiştir. Bunun hemen ardından sivrisinekler
maketlerin başlarının etrafında dönmeye
başlamışlardır. İşte bu yüzden sivrisinekler başın etrafında, diğer bölgelere
oranla daha çok dönerler.
Isı,
gaz, nem ve ya kimyasal salgı uyarılarından birini algılayan sivri sinek hemen
avının yerine hiç şaşmayacak şekilde tespit eder. Günümüz teknolojisindeki
radarlarda bile ufak da olsa bir sapma payı varken sivrisinek yüzde yüz
isabetle avının yerini tespit eder. Kısaca sivrisinek ısı, gaz, nem ve koku
dedektörleriyle yüklü bir savaş uçağı gibidir. Avını karanlıkta görmese bile
hedefi yanılmadan bulabileceği sistemlerle donatılmıştır. Yaklaşık avını 25 ile 30 metreden varlığını
ve yerini tespit edebilir.
Sivrisinek
avının üzerine o kadar yavaş konar ki çoğu zaman insan bunu hissetmez bile.
Daha sonra ağız bölgesinde bulunan bir çift alet yardımıyla delmek için en
uygun noktayı bulur. Bu aletlere ''Palpi" denir. Sivri sineğin kan emme tekniği
ise akıllara durgunluk verecek kadar detaylı yapıların birlikte işlemesiyle
oluşan kompleks bir sisteme bağlıdır.
İlk
delme işlemi alt ve üst çene tarafından yapılır. Hortumun içinde bulunan 4
kesici bıçak deriyi derinlemesine keser. Sıcaklık, koku, tat ve dokunma duyu
organları deri altındaki kılcal damarların sık olduğu yerleri tespit etmede
önemli rol oynar. Bir kaç denemeden sonra sivri sinek damarı bulur.
Sivri
sinek açtığı delikten içeri uzattığı tüp yardımıyla kanı emer. Bu tüp sayesinde
küçük bir kan damarına girip kanı doğrudan buradan içebilir. Ya da deriyi
kestiğinde çevrelerdeki dokularda biriken kanı emer.
Sivrisineğin
hortumun içinde 6 parçadan oluşan bir
kesme mekanizması vardır. Bunlardan 4 tanesi kesici bıçaklardır ve son derece
keskindir, deriyi kesmeye yarayan ince liflerdir. Bu bıçaklar deriyi keserken
aynı zamanda dokuya tutunmasını da sağlar. Böylece sinek bu araçlardan güç
alarak diğer parçaları avının derisine doğru iyice iter.
Diğer
iki parça ise birleşerek içi boş bir hortum meydana getirir. Sivrisinek bu
hortumu kestiği dokunun içine sokar. İğnesini canlının bedenine nüfuz
ettirdikten sonra itinayla içerideki kan damarlarını arar. Burada dikkati çeken nokta sivrisineğin
iğnesini doku içinde çok rahat hareket ettirmesidir. Sinek damarlara ulaşmak
için iğnesini istediği açıda büker ve hücrelerin arasında adeta sondaj
yapar. İğne iki paralel tüpten oluşur.
Mikroskop altında incelendiğinde paralel tüplerden biri sineğin salgıladığı
enzimleri aşağı doğru gönderirken diğer tüp kanı sivrisineğin kendisine doğru
pompalar.
Sivrisineğin
iğnesinin en önemli özelliği belirli bir derinlikte eğilebilmesidir. Bu
muhteşem özelliği sayesinde iğne deri altında kolaylıkla hareket eder. Böylece sivrisinek iğnesini damarca en zengin
bölgeye ulaştırır. Hatta derinin yüzeyine paralel uzanabilecek bir hale bile
gelebilir. Damara ulaştıktan sonra
iğneyi batırıp kan emmeye başlar. Sivrisineğin emiş gücü çok yüksektir. Bu
nedenle kan müthiş bir akımla sineğin ağzına doğru ilerler. Kimi zaman bu
yüksek vakum gücünden dolayı damarların içe doğru çöktüğü görülür.
Sivrisineğin
Lokal Anestesi Yapan Salgısı
Savunma
mekanizması olarak kimyasal salgı üreten canlılardan biri sivrisinektir.
Sivrisinek bir insanı ısırdığı anda, insan vücudunda bulunan bir tür savunma
sistemi devreye girer ve insan vücudundaki yara bölgesine, mikropların
girmesini engellemek ve kanı durdurmak için gerekli olan savaşcı
molekülleri salgılamaya başlar. Bu enzim kanın pıhtılaşmasını sağlar. Kanda pıhtılaşma başlaması ise sivrisineğin kan emişini imkansız hale
getirecektir. Fakat sivri sinek bunu biliyormuşcasına hareket eder ve kesici
bıçaklarının birinin içinde yaraya, pıhtılaşmayı engelleyen bir salgı enjekte eder. Bu salgı anti
coagulant (pıhtılaşma engelleyici) özellikte bir enzim içerir. Böylece kandaki enzim etkisiz hale getirilir
ve pıhtılaşma durur. Dahası bu salgı
sayesinde sivrisinek kurbanına lokal
anestesi (bölgesel uyuşturma) yapar.
Kestiği bölgeyi uyuşturur. Bu sayede canlı, derisinin kesildiğinin ve kanının
emildiğinin farkına varmaz. Deride
alerjik reaksiyona, kaşınmaya neden olan işte bu salgıdır. Bütün bu anlatılan saniyelerle ifade
edebilecek bir zaman diliminde olup biterken, insan kendisini bir sivrisineğin
soktuğunun bile farkına varmaz.
Bir
dişi sivrisinek ortalama olarak bir seferde 2.8 miligram kan emer ve bu
yaklaşık 2.5 dakika sürer. Emme işleminin tamamlanması ile kan, sindirim
sisteminin ön kısmında bulunan emme pompaları sayesinde orta bağırsağa
gönderilir. Karın kısmı sindirim sistemine kadar kanla dolar. Kanı sindirme
işlemi ortalama 3-4 gün sürer, ondan sonra emme işlemi tekrarlanır.
Sivrisinek müthiş bir makinedir. Bu makineyi yaratan ise Allah’tır.
internetten
0 yorum: "Müthiş Makine: SİVRİSİNEK"