Filmlerdeki kötü adam rolüyle
tanıdığımız Erol Taş'ın bugün ölüm yıl dönümü. 8 Kasım 1998'de geçirdiği kalp
krizi nedeniyle aramızdan ayrılan Yeşilçam'ın kötü adamı Erol Taş, gerçek
hayatında nasıl biriydi merak ediyor musunuz?
Vefatının 18. yılında hem onu
analım, hem de onun hayatı hakkında bilinmeyenleri öğrenelim. O güzel kalbinin
ruhu şad olsun!
Erzurum'da doğan Erol Taş, henüz iki
yaşında babasının ölmesiyle beraber ailesiyle İstanbul'a göç eder.
28 Şubat 1926'da doğan Erol Taş,
babasının iki yıl sonra vefat etmesi sonucu annesi Nefise hanımla İstanbul'a
taşındı.
Babası ölen Taş, küçük yaşlarda
okulu bırakıp hamallık, tezgahtarlık yapmak zorunda kalır.
Geçim derdi herkes gibi onları da
vurur.
Aynı zamanda boksör olan Taş,
1947'de Türkiye ve İstanbul ikinciliği kazanır.
Daha sonra 3 yıllık askerlik dönemi
başlar.
Askerlik sonrası Cankurtaran İplik
Fabrikası'nda çalışmaya başlar.
İşten kaytarıp film setine gidip
çekimleri izlemesi hiç de aklına gelmeyecek bir kapı açar.
"Lütfi Akad o bölgede bir film
çekiyordu. Biz de işten kaytarıp çekimleri izliyorduk arkadaşlarla. Günlerce
süren çekimlerden birinde mahallede oturan birkaç serseri, film ekibine
musallat olup onları rahatsız etmeye başladı. Film ekibini korumak için birkaç
arkadaşımla birlikte, serserilerle kavgaya giriştik ve Lütfi Bey'in yanında
onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad daha sonra
haber göndermiş bana, 'Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın' diye. Böylece
sinema hayatım başladı. Filmdeki rolümü diğer yönetmenler de beğendi ve ardı
ardına teklifler gelmeye başladı."
Kavga sahnelerinin ve kötü adam
rollerinin aranan oyuncusu olması uzun sürmez.
Erol Taş, eşini kanserden
kaybettikten sonra çocuklarıyla baş başa kalır.
18 Ağustos 1965, Erol Taş için
unutamayacağı kara günlerden biri olmuştu. Vakit akşam üzeri... Odadan çıkan
hemşire, hastane koridorlarında dolaşan adama başıyla işaret ediyor “Erol Bey
gelir misiniz?” Erol Taş odadan içeri giriyor. Uzun seneler aynı yastığa baş
koyduğu karısı, kurtulamadığı amansız hastalığın pençesinde hayata gözlerini
kapıyor.
Üç çocuğuna hem annelik hem babalık
yapar.
Filmlerin ''taş kalpli'' oyuncusu
Erol Taş, gerçek hayatta eşini kaybeden ve üç küçük çocuğuna hem annelik hem
babalık yapmak zorunda kalan, altın yürekli bir adam.
Çocuklar annelerini hastanede
sanırlar.
Erol Taş'ın üç çocuğu var: Güler,
Gönül ve Metin. Güler ile Gönül 6 yaşında ikiz kardeş. Bu yıl okula başladılar.
Metin ise 3 yaşının içinde.
Küçük Metin ağlamaya başlar. “Baba
karnım acıktı.” diye sesini duyurmaya çalışır.
Erol Taş bir taraftan masayı
hazırlarken, “Çamaşır ve banyo günleri hep böyle oluyor. Yemek saati
gecikiyor.” diyordu. Masa hazırdı.
Çamaşır ve banyo günü yemek gecikse
de Erol Taş her şeye yetişir.
Yemekten kalktılar. Erol çabucak
bulaşıkları yıkadı. “Hadi bakalım şimdi uykuya.” dedi. Çocuklar, önce
nazlandılar. Fakat Erol kalktıkları zaman onları otomobille çocuk bahçesine
götürmeyi vaat edince itiraz etmediler.
Erol Taş'ın çamaşır yıkaması da uzun
sürmez.
Bir taraftan yıkadığı çamaşırları
sıkarken, “Ben de kirlilerin çok fazla olduğunu sanıyordum.” diyordu. Bu arada
öğlen uykusundan uyanan Metin'in sesi duyuldu. Gönül ve Güler de uyanmışlardı.
Artık parktaki çocuk bahçesine gidebilirlerdi.
Çocuklar uyanır uyanmaz hayvanat
bahçesine gidilir.
Ve çocuklar gözlerini açıp
kapayıncaya kadar kendilerini Gülhane Parkı'nda buldular. Önce hayvanat bahçesi
gezildi, sonra çocuk bahçesindeki salıncakta sallandılar, kaydılar, eğlendiler.
Erol Taş, çocuklarının yanında daima
neşeli olmaya çalışır.
Birçok ödül almıştı ve en iyi
karakter oyuncusu olarak gösteriliyordu. Fakat onun şöhretle parada pulda gözü
yoktu. Çocuklarından başka hiçbir şeye aldırış etmiyordu.
Sinemayı bıraktıktan sonra arayanın
onu bulacağı tek yer Erol Taş Kahvesi'dir.
Erol Taş, ölene kadar kahve işletir
ve gelenleri şaşırtacak derecede misafirleriyle ilgilenir. 1998'de geçirdiği
kalp krizi sonucu hayatını kaybeder.
.
0 yorum: "Yeşilçam'ın 'Kötü Adamı' Erol Taş'ın Ne Kadar da Yumuşak Kalpli Olduğunu Gösteren Hikayesi"