Özde neysem
sözde de oyum ben.
Çok
vefasızlık gördüm ama asla vefasızlık etmedim…
Çok cefa
çeksem de kimseye çektirmedim…
Safsam som
altın gibi safım, ama aptal değilim.
Övdüysem
dostça sevgimden, beklediysem sabrımdandır…
Artık
tutmayana uzanmaz asla elim…
Kaç kez
gördüm görüp görmezden geldiğini…
Kaç kez
mecburiyetten, yapmacıktan selam verdiğini…
Kalbini,
yüzünü ve sözünü okurum da vurmam yüzüne; hoşgörümden.
Çünkü
kırılsam da asla kırıcı olmak istemem…
Bundan
sonra başkalarına ulaşmak için bahçemden geçmeye mecbur kalmayacaksın.
Yollar
ayrıldı artık.
Bırak sular
bildiği gibi aksın…
Bir umuttu
bu arayış, bir şeyleri paylaşmak içindi…
Zaman geçti
ve gösterdi ki; yanlış adrese gitmiş bütün mektuplar…
Anlaşıldı
ki; ne sen benim sandığım gibisin, ne de ben senin sandığın gibi…
Öne sürülen
bütün mazeretlerin kabul edilecek yanları vardır belki.
Ama
suskunluğun ve gerçek olmadığı ayan beyan bilinenlerin ise asla…
Zaman
geçerken kaldırır perdeyi;
Böylece
ayırır insan gerçekle sahteyi…
Beklemek
güzel şeydir, gelecekse beklenen.
Ama
boşunadır gelmeyecek olanı beklemek.
Boşunadır
yanlış adrese gönderilen bir mektuptan cevap beklemek.
Bekledim ve
gördüm;
Ayrık otuna
gül demişim;
Bir sürç-ü
lisan olsa gerek…
Anladım ki
hata etmişim;
İşlenir
hata bilmeyerek…
Tavırlarıyla
hak etmediğini gösterene övgü boşunadır.
Boşunadır
paslı demire cila vurmak boşuna!..
Fidanlarımı
yanlış toprağa ekmişim…
Boşuna
umutlanmış, boşuna beklemişim…
Bilemedim
ama öğrendim; “Çorak toprakta sümbül yetişmez.”
İstemezse
kişi, istemediği ile yolu kesişmez…
Ben sana
doğruyu göstermeye çalıştım, ama sen sadece parmağımı gördün…
Anladım ki
ben yanılmışım…
Her şey
ortada, hiçbir şey kayıp değil.
Kapanıyor
sadece sahte siyah perde…
Artık boş
ver, aldırma diyorum kendime;
Belki de
herkes layık olduğu yerde…
Sonu geldi
nihayet bu menzilsiz gidişin,
Tuluat sona
erdi aklı geldi ibişin…
Adını buza
yazdım, destanını küllere!!!
Buz eridi
su oldu, kül karıştı sellere…
Alıntı
0 yorum: "Sahte Dosta Mektup"