Farkı fark etmeli, fark ettiğini de
fark ettirmemeli bazen…
Bir damlacık sudan nasıl
yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden
sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda
kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın,
ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.
Henüz bebekken “Dünya benim!”
dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların “her
şeyi bırakıp gidiyorum işte!” dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını
fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azraillin her an sürpriz
yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan.
Hayvanların yolda, kaldırımda,
çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
fark etmeli.
Yaratılmışların en güzeli olduğunu
fark etmeli ve ona göre yaşamalı.
Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin
hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.
Evinde kedi, köpek beslediği halde
çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.
Eşine “seni çok seviyorum!” demenin
mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.
Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece
üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç
olduğunu fark etmeli.
Zenginliğin ve bereketin sofradayken
önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim
aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli, fark
etmeliyiz çok geç olmadan….
Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti yarın meçhuldür…
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür….
CAN YÜCEL
.
0 yorum: "FARK ETMELİ İNSAN"