Milattan önce 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar
tarafından yaptırılmıştır. Babil’in çorak Mezopotamya çölünün ortasında,
ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı
Strabo’nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
“Bahçeler birbiri üzerinde yükselen büyük
direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu. Büyük bitkilerin ve ağaçların
yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar
pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat
Nehri’nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst
seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya akıyordu. Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için
yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Mezopotamya’nın
düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona
erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe
yaptırmıştır.”
Daha zayıf bir rivayete göre ise M.Ö. 810 yılından
itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır.
Bahçeler Nebukadnezar’ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis’i neşelendirmek
için yapılmıştı. Amyitis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması
amacıyla Nebukadnezar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli
ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti.
Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini
yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.
Babil’in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından
ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen
resimler bulunmaktadır. Sanılanın aksine efsanevi bahçeler bir yerlere asılı
değil, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur.
Bazılarına göre Asma Bahçeler yerine büyük Babil
Surları dünyanın ikinci harikasıdır. Kral Nabukadnezar’ın Asma Bahçeler ile
aynı zamanda yaptırdığı bu surların 100 mt. yüksekliğinde olduğu ileri
sürülmüştür.
M.Ö. 450′li yıllarda tarihçi Herodot “Babil,
yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar.” demiştir. Herodot,
şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre
yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu
belirtmiştir. İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi. Duvarların içinde som
altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı. Şehrin
içinde ünlü Babil Kulesi vardı. Bu kule, Tanrı Marduk’a yapılan bir tapınaktı
ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu.
Yunanlı tarihçi Diodorus’a göre bahçeler yaklaşık
120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi.
İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir, özellikle Pers Kralı Keyhüsrev’in
Babil’i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, M.S. 5 ve 6. yüzyıllarda kumlara
gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin, içindeki tapınakların ve
asma bahçelerin kalıntıları ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana
çıkarılabilmiştir.
Büyük İskender’in askerleri, Babil’i pek bir
ballandıra ballandıra anlatmışlar, sonunda da böyle bir efsane doğmuş da
olabilir. Bahçeleri çeviren duvarların 80 kilometre uzunlukta, 100 metre
yükseklikte ve 30 metre genişlikte olduğuna dair söylenceler vardır.
Babil’in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin
izleri yoktur. Fakat bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil’deki sarayın
kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların
Babil’in Asma Bahçelerine ait olduğu düşünülmektedir.
alıntı
alıntı
0 yorum: "Babil’in Asma Bahçeleri"